Eskişehir Güncesinden ibretli bir yazı: ÜNİVERSİTE KURMAK 24 Nisandı... Geceleyin asfaltın suratında sürünen araba tekerleği, yolları arşınlamakla meşgüldü. Türlü türlü mekanların yanından geçiyorlardı. Eski lahitlerin [1] olduğu yere geldiler. Karanlığın içinden çıkıp, mezar taşlarının mermer suratına fener tutan araba farları yoldan geçip gidiyordu. Bağlarda fındık taşıyan dallar, bir merkezden fışkıran bereket şüalarına benziyordu. Bahtiyar bey direksiyonda, atını şaha kaldıran kumandan gibi oturmuştu. Fren, arabanın iskeletini durdurdu, ama gövde ileriye doğru sallandı. Diğerleri, koltuklarında beşikteki bebekler gibi ileri geri gidip geldiler, sallandılar. Yol ortasındaki kağıt parçası, rüzgarın tekmesiyle, çevik bir kedi gibi yolun diğer yakasına doğru havalandı. Hiddetini sükunetin tavrında, sırtında, bakışlarında bileyen kısa bir desibel [2] mitingi yaşandı. Modern atları şaha kaldıran gemin ismi, frendi. Yeter ki kahraman olsundu. Veli ziyareti için gelmişlerdi bu şehre. Ü...